28 Ocak 2011 Cuma

Gsm Nasıl Çalışır? Zararları nelerdir?

Bugün en hızlı yayılan ve gelişen teknolojilerden olan cep telefonlarının etrafa yaydığı radyasyon konusu halen tartışılmaktadır. Kimi, zararlı olduğunu hararetli bir biçimde savunurken, kimi de yayılan radyasyonun zarar verecek kadar kuvvetli olamayacağını, bunun için somut kanıt olmadığını savunur. Cihazlarla konuşmasanız bile onlar zaman zaman etrafa ışık hızında elektrik sinyalleri gönderir. Sorumsuzca davranıldığında bu sinyaller zarar verici olabilir.Tedbirli olmak için cebin nasıl çalıştığını öğrenmekte fayda var.
Cihazların bizi etkilediği gibi karmaşık elektronik aksama sahip uçak, otomobil, otobüs vb. hassas araçların da işleyişlerinde bazı sorunlara yol açabileceğine birlikte bakalım.
Fakat incelemeye girmeden önce konunun özü hakkında biraz daha bilgi tazelememiz gerekiyor. Tehlikenin nereden geldiğini bilmek ve gerekli tedbirleri "önceden" alabilmek için GSM nedir, nasıl çalışır, temel prensipleri nelerdir gibi soruların cevaplarını bilmemiz gerekir. Şimdi gelin GSM (Global İletişim Sistemi) adı verilen mobil telefon sisteminin gizemini birlikte çözelim.
NASIL ÇALIŞIR?..
Cep telefonuyla konuştuğumuzda sesimiz, yazdığımız kısa mesaj veya gönderdiğimiz resimler telsiz sinyaline dönüştürülür. Sinyallerin doğru adrese gitmesi için sizin ve iletişim kurmak istediğiniz kişinin "kapsama alanı" içerisinde olması gerekir.
Kapsama alanı "hücre" adı verilen küçük bölgelerin bir araya gelmesiyle oluşan dev bir ağdır. Bu yapı aynı kocaman bir bal peteğine benzer. Birbirine yapışık çok sayıda hücre bütün bir şehri, ülkeyi hatta kıtayı kaplar. Her küçük hücrenin içerisinde bir "baz istasyonu" bulunur. Cep telefonu sayısı ve kullanımı arttıkça hücre ve baz istasyonu sayısı da artar. Bu artışla birlikte her baz istasyonunun yaydığı ışıma (radyasyon) miktarı "artmaz" tam tersine düşer.
Zira çoğalan baz istasyonlarıyla birlikte her istasyonun üstlendiği iş hacmi azalır. Böylece aygıtlar hiçbir zaman tam kapasite ile çalışmak zorunda kalmaz. Bu da az radyasyonun açığa çıkması anlamına gelir. Konuşma esnasında telefon anteninin gönderdiği sinyaller içerisinde bulunduğumuz hücrenin baz istasyonu tarafından algılanarak "merkezi bilgisayar"a yönlendirilir. Radyasyon bağlantı aşamasında en üst seviyeye çıkar. Bağlantı sağlanınca azalır. Bu yüzden numarayı çevirir çevirmez telefonu hemen kulağınıza yapıştırmayın.
MERKEZİ BEYİN HER ŞEYDEN HABERDARDIR…
Merkezi bilgisayar tüm sistemin beynidir. Kimin nerede olduğunu bilir. Bunu şu şekilde yapar:
Açık olan her cep telefonu belirli aralıklarla içerisinde bulunduğu hücrenin baz istasyonuna "ben buradayım" sinyali gönderir. Eğer cep telefonu hareket halindeyse ve sürekli bir hücreden diğerine giriyorsa cebiniz algıladığı her baz istasyonuna "ben geldim" diye haber verir. Bu durumda da eğer telefonunuzun “Hücre Bilgisi” bölümü açıksa-aktifse, siz gezindikçe ekranınızda sürekli olarak hangi baz istasyonundan yayın alıyorsanız onu görürsünüz. Bu da pili daha çok çalıştırarak şarjınızın çabucak bitmesini sağlar.
Yani hareket halindeyseniz bu "yoklama" işlemi 3-5 dakikada bir tekrarlanır. Ancak, telefon sabit duruyorsa hep aynı hücrenin içerisindeyse bu süre yarım saate kadar çıkar. Bu olayı kendiniz de test edebilirsiniz. Cep telefonunuzu televizyon veya radyonuzun yanına koyun bir süre sonra hoparlörlerden hepinizin yakından tanıdığı garip sesler duyacaksınızdır.
İşte bu baz istasyonunun yoklamasıdır ve en çok bir saniye sürer. Sizin nerede olduğunuzu anlayan baz istasyonu bu bilgiyi kablo veya telsiz sinyali üzerinden merkez bilgisayara geçer. Bilgisayar bu yöntemle kimin nerede olduğunu öğrenir. Böylece dünyanın neresinde olursanız olun ister sabit ister mobil telefon üzerinden size ulaşmak mümkün hale gelir. Ayrıca, yapılan görüşmenin nasıl ücretlendirileceği de sizin bulunduğunuz yere göre değişeceğinden, yerinizin bilinmesi çok önemlidir.
SANİYEDE 217 GÖNDERME İŞLEMİ…
GSM teknolojisinin frekans aralığı sınırlı olduğu için operatörler mevcut hatlardan en yüksek verimi elde etmek zorundadır. Bu yüzden iletişim esnasında kullanılan hat yalnızca karşılıklı konuşan iki kişiye ait olmaz. Hat aynı anda en çok 8 kişiyle paylaşılır. Söylediklerimiz bir bütün halinde değil, küçük paketlere bölünerek baz istasyonuna gider.
Bölme - gönderme işlemi 4.6 "salisede" bir yapılır ve 1 saniye içerisinde tam 217 (!) defa tekrarlanır. Ve işte tam bu noktada da sorunlar başlar. Tekrar sayısı elektrik dalgası olarak açığa çıktığı için çevreyi etkiler. Ancak etkileme insan ve hassas cihazlar üzerinde farklı şekillerde kendini gösterir.
İnsanlarda "termik etki" adı verilen ısınma sorunu ortaya çıkar. Elektrik dalgalarını emen dokularımız ısınmaya başlar. Bu ısınma çok düşük miktarda da olsa organlarımız bunu hisseder.
Özellikle elektrik sistemiyle çalışan sinir sistemimiz bu tür dış etkilerin hemen etki alanına girer. Baş ağrısı, titreme, uykusuzluk, kalp çarpıntısı gibi bünyeye bağlı birçok farklı tepki ortaya çıkar. Bu belirtiler uzun süreli cep telefonu kullanımı veya ışımanın bol olduğu yerlerde kendini gösterir. Yani hemen fark edilebilecek, ani olaylar değildirler. Görülmeleri için zaman gerekir. Alçak basınç sonucu üzerimizden geçen elektrik yüklü yağmur bulutları da birçok insanı benzer şekilde etkiler.
Böyle havalarda bazı elektronik cihazların düzgün çalışmadığını görmüşsünüzdür. Tüm bunların nedeni, havadaki yoğun miktardaki manyetik alanlardır.
Kaynaklar:
http://www.tubitak.gov.tr/
http://www.pclabs.gen.tr/



sizlere daha iyi ve faydalı olmamız için lütfen REKLAM'lara tıklayınız....

Hiç yorum yok: